Onlara değer veriyoruz, yaptıklarına sessiz kalıyoruz, hem de hiç hak etmedikleri oranda.
Yüzlerine haykırmadığımız için de onlar, tükürülesi yüzleri ile olmadık onursuzluğu sergilemeye devam ediyorlar karşımızda.
O kadar çoğaldılar ki, ‘vazgeçilmez’ rolüne soyunmuşlar.
Keçeleşmiş yüzlerinde haysiyetin zerresi kalmamış.
Körü körüne biat, körü körüne itaat onları bu hale getirdi.
Artık kendileri gibi yaşamayanları küçümsüyor, onlara tepeden bakıyorlar.
Onlar her yerdeler artık.
Çarşıda, Pazarda, İş yerinde, sokakta, Cafede, gazete köşelerinde, tv ekranlarında..
Kendilerini, kentin, ülkenin sahibi saymaya başladılar.
Üstte gördüklerine yavşıyor, altta kabul ettiklerine karşı yavşaklaşmakta sakınca görmüyorlar.
Besin kaynakları, dedikodu, iftira.
Mektep okudular belki, ama diplomalarında ‘Katmerli Cahil’ yazıyor.
‘Doğru’ ve ‘Yanlış’ gibi değerleri yok artık onların.
İdollerinin, olura, olmaza höykürmesi onlar için yeterli bir gurur vesilesi.
Ezecek kimseyi bulamadıklarında, evlerindeki eşlerine baskı yaparak ve döverek tatmin oluyorlar.
Gençliklerinde sevgiyi, aşkı yaşamadıkları için kız-erkek fark etmez, çocuklara halleniyorlar.
Ülke, Millet, Toplum, Ahlak, Erdem gibi kavramlara gülüp geçebiliyorlar.
Cehaleti körükleyen her uygulama, ülkeyi istikrarsızlaştıran her anlayış, bölen, küçümseyen her bakış açısı ile müttefikler.
Huzur, barış, kardeşlik gibi kavramlar gündeme geldiğinde ışık görmüş yarasalar gibiler.
Ve Tanrım ne kadar çoklar, ne kadar çoğaldılar.
Bizdeki aymazlık, umursamamazlık onların tek besin kaynağı.
Konuşmak, tartışmak kültüründen yoksunlar.
Düşünce gibi bir değerleri olmadığı için de, saldırarak bastırıyorlar karşı fikirleri.
Ellerinde, ‘Hain, Terörist, Halk Düşmanı, Komünist’ yazılı bol miktarda yafta var.
Ama diyenin, Fakat diyenin alnına yapıştırıveriyorlar.
Onlar için iki renk vardık.
Ak ve Kara..
Gride buluşmak diye bir dertleri, sorunları yoktur.
Ya onlar gibi olacak, karalar bağlayacaksın, ya da aydınlığı seçeceksin, yaşananlara, yaşatılanlara katlanacaksın.
Görünürde ve şekil olarak ‘Dindar’ maskesi var çoğunun yüzünde.
Ama onların inandıkları, inandırıldıkları dinden eser yok Kutsal Kitabımızda.
Yeşile olan hayranlıkları, Doların renginden başlar.
Önce ben, sonra çocuklarım, sonra yakınlarım, gerisi beni bağlamaz derler, diyebilirler yeri geldiğinde.
Hatta Yüce Kitabımızı bile alet etmeye çalışırlar, utanmadan, çekinmeden bu kirli düşüncelerine.
Hırsızlıkta suçüstü yakalandıklarında bile mazeretleri hazırdır, “Darül Harp’te her şey mübahtır” der çıkarlar.
Ey mütedeyyin Müslüman Kardeşim, tanı bunları, tanı da seni kullanmalarına artık bir dur de.
Yapmazsan, yakında seni 5 vakit namaz kıldığın Camiye bile sokmayacak bunlar.
Ey Aydın geçinen, düşünen insan.
Tanı bunları, aksi takdirde yakında senin de alnında bir yafta olacak.
Bunun için, Hırsıza Hırsız.
Dalkavuğa, Dalkavuk..
Onursuza, Onursuz demen, diyebilmen gerekir.
Çünkü bunlar köstebek gibidir, hayatları için, rahatları için her kutsalı kullanırlar, ama buna rağmen hayat hakkı bulamadıklarında ise, on yıllarca demokrasinin aydınlığına katlanamayıp yaşadıkları yerin altına yeniden iniverirler.