Sevgili okurlar; Şu gerçeğin altını çizerek yazıya başlamak isterim. Erdoğan, Esad ile görüşmeye istekli mi? Esad da Erdoğan ile görüşmeye “he” demeye hazır mı? Bu haller nasıl olacak? “Bu halimiz ne olacak?” desek daha doğru bir yaklaşım olur…
Bunu neden söylüyorum: Önceki gün Gaziantep’e, ardından memleketim Kahramanmaraş’ı ziyaret ettim. Her iki şehrimizde karşılaştığım manzara hiç mi hiç iç açıcı değil, çok üzüldüm. Neden mi? Her iki şehrimizde de yerli halk azınlıkta; özellikle sığınmacıların çoğunlukta olduğuna sokaklar da, caddelerde ve her alanda şahit oldum.
6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden az da olsa zarar görmüş bir Gaziantep ile üçte biri yıkılmış Kahramanmaraş’ın bu halini keşke ‘tekrardan’ görmeseydim ve bu görüntülere şahit olmasaydım.
Ülkemizin dört bir yanını sarmalayan ekonomik kriz ve beraberinde yaşanan hayat pahalılığı bir taraftan, her alanda yaşanan mağduriyetler bir yandan… Ah, ah, güzel ülkem düşürüldüğü bu alandan yeniden çıkarılmalı… 
Esad Efendi’ye “Bize yolladığın halkını çağır bir an önce,” demek geliyor içimden. Ah, Esad vatandaşlarının dönmelerini bir kabul etse…
Peki ya bu sorun nasıl çözülecek? Çözülecek formül olmaz olur mu? Ankara yeter ki istesin, yeter ki Esad ile Erdoğan barışsın. Dışişleri Bakanı Fidan geçen gün “Biz görüşmeye hazırız,” demişti. Erdoğan, BM toplantısı için ABD’ye giderken Esad’dan cevap beklediklerini söylemişti. Esad’dan şu ana kadar çıt çıkmadı. Esad bir türlü “Tamam, buluşalım, görüşelim,” demedi…
Neden mi?
Nedeni çok… Erdoğan şimdilerde “Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz yok” diyor ama 13 yıl önce “Suriye konusunu bir dış mesele olarak, bir dış sorun olarak görmüyoruz. Suriye meselesi bizim bir iç meselemizdir,” demişti. Bu konu ortada.
Sahi, Türkiye bu insanları ne yapacak? Nereye yollayacak?
Hadi o sorun çözüldü diyelim, bu topraklarda yaşayan sığınmacılar ne olacak? Sayıları her geçen gün artan Suriyeliler var. Artı Afganlılar var. Artı farklı ülkelerden ülkemize gelen çok sayıda yabancı sığınmacı var. Artı burada doğanlar var; çocuk yaşta gelip kendi vatanını bilmeyenler var. Genç yaşta gelip düzen kuranlar var. Geri dönmeye yanaşmayacak milyonlar var.
Onlar ne olacak?
Haydi diyelim ki bu sorun zaman içinde çözülür. Ama Esad onları istemiyor ki. Esad, kendi vatandaşlarına —yani bizim ülkemizde olanlara— hain gözüyle bakıyor. Suriye paramparça; büyük bir ekonomik kriz var ama Esad durumu idare ediyor. Kendine bağlı insanlarla minik devletinde yaşıyor. ABD ve Rusya askerlerinin topraklarında olması umurunda değil.
Hatta güvence…
Çünkü ABD-Washington, Esad’ın savaşı kazandığını yıllar önce ilan etti. Rusya yeni üsler açtı, hava savunma sistemi kurdu.
Hal böyleyse Ankara neden Şam ile barışmayı bu kadar çok istiyor? Hem iktidar hem de ana muhalefet, Esad kabul etsin diye neden gözünün içine bakıyor, haber bekliyor?
Çünkü…
BİR: ABD’nin desteğiyle PYD/PKK her geçen gün devletleşiyor, taban oluşturuyor. Ankara bir şey yapmak istiyor ama arada ABD olduğu için bir gece ansızın tepelerine binemiyor…
İKİ: Askerimizin Suriye’de güvenliği sağlamak için kalmasının maliyeti çok arttı. Ancak askerimiz çekilirse o bölgeye yine radikal terör örgütleri yerleşecek…
ÜÇ: Suriyeli sığınmacıların misafirlikleri uzun sürdü. Bazı yörelerde demografik yapının bozulması homurtuların yükselmeye başlamasına neden oldu. Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta olduğu gibi…
DÖRT: Sınırımızın dibindeki briket evlerde, çadırlarda yüz binlerce Suriyeliye Kızılay aracılığıyla biz bakıyoruz…
BEŞ: Ankara, Suriye’nin yükünü taşıyamaz hâle geldi…
Bu sebeple Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad ile görüşmek istiyor. Bu nedenle ana muhalefet lideri Özgür Özel, Esad ile görüşmek istiyor. Yeri gelmişken sormak istiyorum: Gerçekten Esad ile bu görüşme olacak mı? Ülkemizde yaşanan bu mülteci sorunu çözümlenecek mi? Bu Suriye bize kaç milyar dolara patladı?
Benden yazması…