1 Temmuz’dan bu yana arayan bir çok dostum, “Mehmet Özhaseki’nin sağlık gerekçesiyle! Görevden ayrılmasını neden görmezden geldiğimi, konuyla ilgili yaz yazmadığımı soruyorlar.

Ben de hepsine, “Allah kendilerine sağlık, sıhhat versin, dünyevi ve uhrevi hazırlıklarını tamamladı, bu saatten sonra biraz dinlenmek, hayır hasenatla uğraşmak! yakışır kendisine” diye cevap veriyorum.

Ancak ardından gelen, “Sence de Özhaseki gerçekten kendisi mi ayrıldı?” sorusuna hala cevap vermekte mütereddidim.

Neden mi?

Bakın anlatayım;

1 Temmuz 2024 günü Sayın Mehmet Özhaseki bir tweet attı.

Tweetteki fotoğrafta Sayın Cumhurbaşkanı kürsüde konuşuyor.

Kıçzılcahamam’da düzenlenen toplantıdan 2 kare ilave fotoğraf var.

Pazartesi ve Salı günlerini kapsayan, “Yerel Yönetimler İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın" ilk günü.

Özhaseki fotoğrafların altına şöyle bir metin yazıyor Tweette;

“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle, Ak Partimizin Yerel Yönetimler istişare ve değerlendirme Toplantısı’nı gerçekleştiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, vatandaşlarımıza hizmet etmeye, samimiyet ve gayret ile ülkemiz, milletimiz için çalışmaya devam edeceğiz..”

Bu paylaşımın açılmışını ben şöyle okudum;

“Reis ile görüştüm, görevden alınacak isimler arasında ben yokum. Bakanlığa devam ediyorum..”

İki günlük toplantının ilk günü akşamı, yani toplantı tamamlanmadan Ülke için, millet için çalışmaya devam edeceğini söyleyen Mehmet Özhaseki’nin görevden alınarak yerine Murat Kurum’un getirildiği haberleri düştü ajanslara.

Siz olsaydınız ne düşünürdünüz?

Millet için samimiyetle çalışmaya devam edeceğini twetle ilan eden Bakan toplantı tamamlanmadan, belki Kızılcahamam’daki otel odasında öğreniyor görevden alındığını.

Ama ‘Sağlık nedenleri ile istifa etti” deniliyor.

Hayırdır, tansiyonu mu yükseldi, kalp ritmi mi bozuk çıktı, Kızılcamam’da bir şeyler mi oldu, yoksa Haziran’ın son gecesi Kayseri’de yaşanan olaylar mı Mehmet Özhaseki’nin çıkış biletini kesti?

Bana göre hepsinin etkisi vardı, ama asıl neden bambaşka.

Ankara semalarında sık uçuş yapan posta güvercinimin söylediğine göre, tek ve en büyük neden “İliç Maden Kazası..”

Ankara’daki kaynağım arayıp bu konuda beni bilgilendirirken aklıma, Sayın Cumhurbaşkanının, “Şu kapitalizm var ya” diye başlayan sözleri ve Mehmet Özhaseki’nin kentleri nasıl yaşanmaz hale getirdiklerini itiraf eden konuşmaları geldi.

Efendim, Ankara Kaynakları diyesiymiş ki, “Maden kazası olduğunda bakan ayak sürtüp kaza yerine geç gitti. Oysa Maden Şirketinin ortaklarından biri Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bizim Çalık” dediği şirketmiş. Özhaseki kazanın ardından takındığı ‘Bana ne’ tutumu ile Çalık Grup'unun tartışmanın merkezine yerleştirilmesine seyirci kalmış. Ayrıca Murat Kurum’un ÇED Raporundaki imzasının öğrenilmesine de zemin hazırlamış. Hatta Murat Kurum’un İstanbul Seçimlerini bu yüzden kaybettiğini söyleyenler bile varmış.

Söz konusu Çalık Grup olunca Mehmet Özhaseki alınarak yerine, yarattığı kiri temizlemesi için Murat Kurum görevlendirilmiş.

Sermaye bir meseleye el attığında, günümüz tek adam düzeninde, en vazgeçilmez adamların bile üzerinin çizildiğine yeni mi tanık oluyoruz sanıyorsunuz.

2023 seçimlerini hatırlayın.

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için 2 Mustafa’nın adı gündemdeydi.

Ama AVM’ler Kralı Süleyman Çetinsaya devreye girip Memduh Büyükkılıç’ın yeniden aday olmasını sağlamadı mı?

Boşuna demiyor Sayın Erdoğan, “Şu para kapitalizm, nelere muktedir. Orman morman ne var ne yok kesiyor atıyor oraya dikey mimari yapayım oradan da malı götüreyim yapılan iş bu.”

Sadece o kadar mı, Sayın devrik Bakan Mehmet Özhaseki de bir konuşmasında itiraf etmemiş miydi, “"Her tarafı yemyeşil, zümrüt gibi olan Anadolu coğrafyasını adeta talan ettik. Ağaçlarımızı yok ettik, ormanlarımızı da kel hale getirdik.” sözleri ile.

Neyse olan oldu.

Bu saatten sonra yapılacak bir şey kalmadı.

Zira Reisin üzerini çizdiği bir adamın yeniden AKP Saflarında bir görev alması, bir yere aday olması zor, hatta imkansız.

Bundan sonraki süreçte, Mehmet Özhaseki’nin Kentin Kaderine hükmettiği 30 seneyi bol bol konuşacağız.

Kentin nasıl yerinde saydığını, geriye gittiğini her fırsatta yazıp çizeceğiz.

Mehmet Özhaseki’nin 30 yılı üzerinde yazılacak, konuşulacak o kadar çok şey var ki.

İmkan vardı elinde.

Fırsatta vardı.

Güçlü bir kadroyla temsil edildi Kayseri Ankara’da, Özhaseki Başkan olduğu dönemde.

Kentin unutulmazları arasına adını yazdırabilirdi Sayın Özhaseki.

Ama basit ve küçük işlerle meşgul olmayı seçti.

Kurduğu laf getirme ve dedikodu mekanizması ile harcadı devasa yılları.

Çevresini saran ve akla hayale gelmedik yalanlarla ona buna çamur bulaştıran adamlarla yol yürüdü. Her ilçe başkanının, her il başkanının yanına yöresine yerleştirdiği ispiyoncularla hafiyecilik oyunu oynadı yıllar boyu.

Hayati Efendi bu mekanizmanın en unutulmazı olarak adını yazdırmayı başardı.

Yetmedi, adı Kayseri ile Özdeşleşen Seyyid-i Burhaneddin Hz. ve Erciyes Dağı’nın adını taşıyan iki caddeyi birleştirtip 35 kilometrelik caddeye kendi adını verdirdi.

Bilmiyor ki, yarın değişecek yerel iktidarda, o tabelaların indirilip yerine Seyyid-i Burhaneddin ve Erciyes isimlerinin yeniden yazılacağını.

Görünen o ki ufukta yeni bir seçim görünüyor.

Muhtemelen 2025 yılı sonlarında.

Sayın Özhaseki’ye tavsiyem, Melih Gökçek gibi Mahdumlardan birine hemen bir TV Kanalı satın alması ve onu seçimlere hazırlaması.

Kirli havuzda topladığı kanallardan biri diyeceğim ama onlar artık birer tarihi eser haline geldi, izlenmiyor.

"Baba sana bir şey diyeyim mi kazanıyoruz" diye reklam filmleri de çektirebilir.."

Mahdumlardan biri olmuyorsa, hazır isim var, paraşütle dekanlığa indirilen damat bey.

Biliyor kendisi de, Damada yatırım yapan siyasiler küllerinden yeniden doğabiliyor.

Örnek mi?

Biliyor kendileri, onlarca örneği var çevresinde.

Haseki'nin kulaklarını sık sık çınlatmaya, kendisi unutulmaz olmayı başaramadı ama biz onu unutturmamaya devam edeceğiz.