Cumhur İttifakı yani iktidar tarafı diyor ki; 28 Mayıs seçimin ikinci turunda… İlk turda yüzde 49,2 aldık. Üzerine 0.8 daha koyarsanız bu iş biter ve kaldığımız yerden yolumuza devam ederiz…
Millet İttifakı tarafı da diyor ki; ilk turu unutun bu yeni bir seçim. Hatta seçim değil referandum. 44.88’lik kazanmamıza yetmedi! Sandığa gitmeyen 8 milyon seçmen var bu seçmen, nasıl bir ülkede nasıl bir ortama da yaşamak istediğini onaylamak için sandığa gitsin, mümkünatı varsa bize oy versin.
Ben de bu görüşteyim. Çünkü mesele Sayın Erdoğan mı Sayın Kılıçdaroğlu mu meselesi değil.
Nedir mesele o zaman?
Mesele Ülkenin bu ekonomik krizden çıkarılması meselesi…
Mesele bu ülkenin Adaletle yönetilme meselesi?
Mesele bu ülke özgürlük ve insan haklarıyla eşit bir şekilde yoluna devam edecek mi meselesi?
Mesele kadınların birey olarak mı görüleceği eşya olarak eve mi kapatılacağı meselesi…
Meclis açılmadan, daha yemin bile etmeden 4 Milletvekiliyle Meclise giren HÜDA-Par niyetini açıkladı. Baba mirasçısı Fatih Erbakan’ın partisi de aynı görüşte. Meclis açılır açılmaz ilk gündeme getirecekleri konu 6284 sayılı yasayı değiştirmeye teşebbüsleri olacak.
Ancak: Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Sayın Erdoğan yeniden seçilse bile, bu tür durumlara, olumsuzluklara MHP Lideri Sayın Bahçeli müsaade etmeyecektir.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Sayın Kılıçdaroğlu, kazanırsa İstanbul sözleşmesinin devamında sorun olmayacaktır.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak bazı kesimlere yetmedi, kadınlara önemli güvenceler getiren yasayı da kaldırmak istiyorlar açık ve net…
Ülkenin dört bir yanında yaşayan özellikle Muhafazakâr ailelerin genç kızları, muhafazakâr ailelerin anneleri, muhafazakâr ailelerin çalışan kadınları, muhafazakâr ailelerin ev kadınları, muhafazakâr ailelerin üniversitede okuyanları, hatta milli ve manevi değerlere bağlı olanları bin defa düşünmeli.
İş hayatından koparılmayı, ekonomik özgürlükten yoksun bırakılmayı, Eve dönmeyi, eve tıkılmayı, erkek egemenliğine boyun eğmeyi, sahadan çekilerek varlık nedenlerinin çocuk doğurmak ve bakmak olduğunu, bundan 50-60 yıl geriye giderek ‘sağlıklı kocasının ayaklarını yıkamayı’ kabul ediyorlar mı etmiyorlar mı?
Mesele bu…