Bu iktidar sayesinde başka bir iktidar arar hale geldik…
Hemen kızmayın bana… Maliye Bakanı Şimşek zaten ekonomiyi yönetemiyor. Ne yaparlarsa yapsınlar bu şekliyle enflasyonu düşüremezler. Çalışanın sırtına yükledikleri vergilerle bile düzelmez bu ekonomi… 
İyi yönetemiyorlar…
Önümüzü göremiyoruz. Bir plan, bir program yok. Günlük yaşıyoruz. Kaç yılda düzlüğe çıkacağımızı bilmiyoruz…
Toplum gerildi iyice, bugünden ve yarınından endişeli…
Denetim mekanizması çalışmıyor. TÜİK rakamlarla oynuyor. Emekliye verilen ortada. Maliye bazı şirketleri kolluyor. Devlette şeffaflık yok… 
Bazı yandaş şirketlerin vergi borçlarını sildiler… 
Varlık Fonu şans oyunlarından 20 milyar KDV toplayıp üzerine yattılar.
Hazine garantili dolarla, Euro’yla köprü yapan, otoyol yapan, hastane yapan, havaalanı yapan büyük 42 şirketten 37’si “Zarar ediyorum” diye vergi vermemiş…
Hayret doğrusu…
Bu şirketler nasıl zarar etmişler acaba?
Dar gelirli-işçi-emekçi-dul ve yetim ile asgari ücretlinin sırtından yürüyor birçok vergi kalemi. Oysa vergi vermeyenlerin listesi uzayıp gidiyor, maliyeyi zorlayan kimse de yok, olsaydı denetletirdi… Maliye Bakanlığı 2 bin 715 büyük mükellefin yüzde 27’sinde vergi incelemesi yapıyormuş. İddialar bu yönde. Yani 735 firmada/şirkette…
Gerisi?
Bu nasıl bir anlayış, anlamakta güçlük çekiyoruz. Hükümete yakın olan şirketler yüzde 27’nin içine girmiyordur…
Getir diye bir firma var ya… Meşhur, ortalıkta vızır vızır motor kuryeleri dolaşıyor ya… İşte o şirket… Üç yıldır vergi vermiyormuş!..
Neden?
Zarar ediyorsan bu işi niye yapıyorsun. Millete hayrım dokunsun diye mi?
Şimdi, “O da bir şey mi?” diyeceksiniz. İnternet üzerinden ticaret yapan Çin menşeili Trendyol adlı şirkete milyar dolarlık kıyak çekmeye hazırlanıyorlarmış iddialara göre…
Bizim maliyemiz sıkı bir takip etseydi, ülke yararına bunların hiçbirini yapamazlardı…
Aslında, Dünya Bankası yani IMF gelseydi, Merkez Bankası Saray’ın tahakkümünden kurtulurdu. Kendi başına karar alırdı. Eskisi gibi bağımsız olurdu. Hükümetin yegâne temsilcisi kafası attığı veya canı istediği zaman anında Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alamazdı…
İktidar altı yılda altıncı Merkez Bankası Başkanı.
İstikrar muhteşem!
IMF gelse bağımsız kurullar dönemine geri dönerdik. Siyaset ekonominin üzerinden elini ayağını çekmek zorunda kalırdı.
Bunların olacağını nereden mi biliyorum?
Ecevit Hükümeti döneminde 2001 krizinde yaşadık. Ardından Kemal Derviş geldi ve IMF ile anlaşma yaptı. IMF’nin koyduğu kurallar harfiyen uygulandı, ülke 2002’nin sonbaharında krizden çıktı.
IMF politikalarını harfiyen uygulayan sonra yine anlaşma yapıp kredi alan AK Parti iktidarı 2013 yılından sonra IMF’i şeytanlaştırmaya başladı…
Ülkeyi yönetenler her konuşmalarında IMF’ye yüklendiler. “Bir daha bu topraklara ayak basamayacak” dediler. Nedeni belliydi…
İktidar mensupları ülkeyi kendi şirketi, kendi çiftliği gibi yönetmek istiyorlardı…
Başardılar da… Bu yüzden IMF ucuz kredi verse de… Yabancılara teminat verip yatırım yapmalarını sağlasa da istemiyorlar…
Çünkü…
Hükümet, kendi yarattığı ekonomik buhrandan çıkmak için Mehmet Şimşek’in değil IMF’in ipine asılsaydı, IMF Varlık Fonu’nun içine dalardı…
Şirketleri masaya yatırırdı. Varlık Fonu’nun içini bilmiyoruz. Mesela Çaykur kâr ederken Varlık Fonu’na alındıktan sonra neden zarar etmeye başladı?
Neden acaba?!...
Varlık Fonu’nda en baba şirketler var… Tam 30 şirket, iki lisans kuruluşu. Birkaçını hatırlatayım. THY var, PTT, BOTAŞ, Türk Petrolleri var, Turkcell, Türksat, Türk Telekom var, Eti Maden, Kardemir var, kamu bankaları var, İstanbul Borsası bile var…
Hepsinin bağlı olduğu Varlık Fonu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Cumhurbaşkanı olduğu için kimse sorup sorgulayamıyor…
IMF gelse sormak zorunda olurdu… 
Bu sebeple IMF artık şeytan!...
Ben diyorum ki; AK Parti iktidarı 31 Mart’tan sonra fiilen bitmiştir. Bunu gören iktidar, normalleşme ve yumuşama eğiliminden vazgeçti, sertleşmeye başladı. CHP’yi iktidara taşıyacak CHP’li belediyelerden korkmaya başladı. Yoksullaşan halka CHP’li belediyelerin hizmete soktuğu Kent Lokantaları çare oldu. İktidar, şimdi onların önünü kesme politikası uyguluyor. SGK borçları filan bahane, asıl niyet iktidarı kaybediyor korkusu ondan. Türkiye’nin yüksek menfaati için ya TBMM ya da Sayın Erdoğan erken seçim kararı alsın. ‘Erken Seçim’ gelsin. Bu iktidar gitsin, yeni bir iktidar gelsin! Bu hükümetle bu krizden çıkmamız imkânsız gözüküyor. Bu hükümetle kısa sürede düzlüğe çıkmamız, büyük ekonomik krizi kısa vadede atlatmamız çok zor bir ihtimal…