Güzel ülkem, içinden çıkılmaz hale gelen sorunlar yumağının içinde debelenip duruyor.
Hep birlikte, bu gün hangi ihtiyaç kalemine yüzde kaç zam gelecek, enflasyon yüzde kaç çıkacak, hangi temel ihtiyaç maddesi depolara kaldırılıp fiyatı katlandığında bile bulunmaz olacak, gibi konulara odaklandığımız için yerelden koptuk.
Yereldeki gelişmeleri izlemekle yükümlü yerel medyamızın gündemini ise, iktidar uzantısı kurumlardan gelecek, ‘Bedeli fatura ile tahsil edilecektir’ haberleri oluşturduğu için koptuk her şeyden.
Sadece bu kadar olsa iyi.
Yerel TV Kanalları, sosyal medyada yayın yapan sitelerin neredeyse tamamının kapılarında artık taksimetre takılı.
Mesela, bir toplantı mı var, gazetecinin haberi bile olmaz.
Ya da listedekiler davet edilir.
Dolayısıyla, kulis bilgisi, toplantı detayı gibi konulardan yurttaş haberdar olmaz.
Bu gün iki etkinliği ve bu etkinliklerde atılan nutukları ele alacağım.
Tabii ikinciye yer kalırsa.
İlki, şehrimizde düzenlenen, “Aeroex 2022 Uluslararası Havacılık ve Uzay Teknolojileri Sempozyumu”na katılan Büyükşehir Belediye Başkanımızın konuşması ile ilgili.
“Bu sempozyum sonrası yaptığı açıklamada, aynen medyamızla şu haber paylaşılmış;
"Cumhuriyetimizin ilk yıllarında şehrimizde kurulan Kayseri Tayyare Fabrikası ile Türk Havacılık Tarihinde önemli bir yeri olan Kayseri’mizde düzenlenen, Aeroex 2022 Uluslararası Havacılık ve Uzay Teknolojileri Sempozyumu’na katıldık. Havacılık konusunda yapacağımız her çalışma hem şehrimizin hem de ülkemizin yarınlarına yapılacak önemli bir yatırım. Bu manada Büyükşehir Belediyesi olarak havacılık alanında 100 yıllık bir geçmişi olan şehrimizde bu alanda yapılacak yatırımların sonuna kadar destekçisi olacağız.”
Açıklamayı okurken biraz eskilere gittim.
2016 yılına.
Sahibinin Sesi Gazetesinde manşet.
“Uçakları yağlı brandalara sarıp diri diri gömdüler..”
Bahsedilen uçaklar, Kayseri Tayyare Fabrikası'nda üretilen uçaklardı.
Yalan o kadar büyüdü ki, Sayın Cumhurbaşkanı bile miting kürsülerinde kullandı bu yalanı ve CHP’ye yüklenmek için malzeme yaptı.
Sayın Cumhurbaşkanı, 2016/2017 eğitim yılı açılışında külliyede yaptığı toplantıda, aynen şöyle diyordu;
"Yeniden şekillenen Batı Paktı’nda yer alabilmek için Cumhuriyet sonrası elde ettiklerimizden dahi vazgeçirildik. Tüm zorluklara ve yokluklara rağmen kurduğumuz uçak fabrikalarımızın, sanayi kuruluşlarımızın kapılarına kendi elimizle kilit vurdurdular. Kayseri’de uçaklarımızın gömülü olduğu mezarlar var. O zaman yapıldı bunlar. Şu anda bizi uçağımızı yaptırtmamak için ellerinden geleni yapanlar var."
O günlerde, ciddi gazeteciler Valiliğe başvurup, konu hakkında bilgi istediler;
Sorular gayet basitti;
-Kayseri'de "Gömülü Savaş Uçakları Bulundu" iddiasının yer aldığı haberler gerçeklik payı taşıyor mu?
-Bu iddiaları doğrulamak adına gömülü savaş uçaklarına ait fotoğraflar ya da belgeler var mıdır?
Valiliğin sorulara cevabı gayet net ve açıktı
“Konu ile ilgili Bilgi Edinme Kanununun 16., 19. ve 20. maddeleri gereğince bilgi verilememektedir. Bilgilerinize rica ederiz…”
Sadece o kadar mı?
27 Ekim 2017’de dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı, Hemşehrimiz Orgeneral Abidin Ünal Kayseri’ye geliyor.
Valilik çıkışı gazeteciler sordular tabii, gömülü uçaklar meselesini.
Tek kelimeyle cevap eriyor;
“Asparagas..”
Yani demek istiyor ki, “Yazılan ve söylenenlerin tamamı yalan.”
Bu kelimeyi kullandıktan sonra Sayın Abidin Ünal’ı bir daha gören olmuyor.
İşte o uçakların gömülü olduğunu iddia ettiğiniz yer var ya, orası şimdi sizin üzerine “Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi” inşa ettiğiniz yer Sayın Büyükkkılıç.
Şimdi soru şu;
Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı, bu devasa Hava İkmal ve Bakım Merkezi alanına, miskinler kıraathanesi yapmak yerine bu sahayı “Havacılık ve uzay Araştırma Merkezi” arsası ilan etseydiniz.
Hiç değilse, Türk Hava Kurumu gibi kurumlarla işbirliği yaparak, eksikliğini son büyük yangınlarla yüreğimizde hissettiğimiz ‘Yangın Söndürme uçakları’ modernizasyon ve üretimi konusunda bir adım atsaydınız.
“İstikbal Göklerdedir” şiarıyla 100 yıl önce Kayseri’ye uçak fabrikası yapan anlayışın izinden giderek buraya bir ‘Havacılık Lisesi’ yanına bir de “Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi binası inşası ile işe başlasaydınız. İşte o zaman yukarıdaki konuşmanıza hepimiz dikkat kesilirdik.
Zira siz bu millet Bahçesi projesi ile, 2016 yılında ortaya atılan bir yalanı ortaya çıkarmak yerine, yalanın üzerine çim ekiyorsunuz.
Hele o parkın girişine diktiğiniz ‘Beton Abideler’ var ya, gelecekte bu kent insanın sizi nasıl hatırlayacağını ortaya koyacak.
Melih Gökçek’in Ankara giriş ve çıkışlarına diktiği kulelerden hiçbir farkı yok, zira.
Dedim ya, “İkinciye zaman ikinciye yer kalırsa, diye.
Sayın Büyükkılıç’ın Kayseri’nin tarım ve hayvancılığı için söyledikleri sözleri de bir başka yazı konusu yapalım, ne dersiniz?