Pençe-Kilit Harekatı'nın operasyon sahasında bulunan bir askeri üssümüze yönelik dün akşam teröristlerce saldırı/sızma girişimi vuku bulmuş, bu suretle çıkan çatışmada 9 kahraman kardeşimiz şehit olmuştur.4 kahramanımız yaralı…
Şunu biliyoruz ki Türkiye sahada ve masada terörü bitirme noktasındaydı. Sınıra kadar getirmişti. Peki, bunca zaman sonra gelen bu hain saldırıların arkasındaki güç ne? Türkiye’nin tavrı ne olmalı?
KÜRESEL GÜÇLER, MAŞALARINI YENİDEN HAREKETE GEÇİRDİLER
Burada şunu açık ve net olarak ifade etmek isterim ki, Irak’ın kuzeyinde, PKK terör örgütünün sis ve tipiyi fırsat bilerek kurduğu hain pusunun askeri ve teknik boyutuna bakarak şöyle bir varsayımda bulunabiliriz: PKK’lı teröristlerin taktik, teknik ve istihbari açıdan noktasal olarak ilave yetenek ve kapasite kazanmış olma ihtimalleri son derece muhtemel görünüyor. Elimizde çok güçlü teknolojik imkanlar ve gözetleme sistemleri var ancak buna rağmen - Dağlıca baskınında olduğu gibi - başta ABD ve diğer küresel güçlerin kendi imkanlarını kullanarak, PKK terör örgütünü hareketlendirmeye çalışmış olabileceğini düşünmekteyim.
BENZER SALDIRILARA BAKTIĞIMIZDA
“Türkiye’nin küresel politikaları bölgedeki güçler için engelleyici bir faktör haline geldiği, Türkiye’nin Filistin halkının yanında olması ABD- İsrail ve diğer küresel güçleri rahatsız ettiği açıktır. İsrail’i koçbaşı olarak Orta Doğu’yu tasarlama arzusu ile kullanmak isteyen küresel güçler, PKK’yı da Türkiye’ye karşı bir ‘dizayn’ aracı olarak kullanma niyetinde olabilir. Bugüne kadar PKK’ya verdikleri destekleri de gizlemediler zaten. Yanı sıra geçmiş dönemlerde - hele de kötü hava şartları altında - bu küresel güçlerin, PKK terör örgütünün kapasitesini lazer ve radyo sinyalli güdümlü tanksavar silahları ve sofistike görüş sistemleri sağlayarak arttırmaya çalıştığı, böylece teröristlerin noktasal olarak güvenlik birimlerimize karşı saldırı yapmalarını destekledikleri de biliniyor. Bu saldırıda da ‘böyle bir destek verilmiştir’ demek için çok erken ancak önceki benzer saldırılara bakınca terör örgütünün dış güçler tarafından ilave yetenek kazandırılarak bize karşı kullanılmak istenmiş olma ihtimalini göz ardı etmemek gerektiğini düşünüyorum.”
BİZİM TAVRIMIZ NE OLMALI
Bölgedeki askeri ve teknolojik kapasitemizi yükseltmeli.
Suriye ve Irak'ın derinliklerindeki tüm terör hedeflerini vurmalı.
Barzani ve Talabani güçlerini tamamen Türkiye'nin kontrolüne almalı, Kuzey Irak Yönetimi ile Türkiye arasındaki entegrasyonu çok yönlü ve tam olarak sağlamalı.
ABD ve küresel güçlerin bölgede oluşturduğu üs bölgelerinin angajman kurallarını değiştirmeli, “Terör örgütünü nerede olursa olsun vuracağız, siz de kendi bölgenizden çıkmayın” demeli, bu anlamda diplomatik baskıyı artırmalı.
İran’ın Irak ve Suriye’deki terör aparatları üzerindeki etkisi giderek sınırlandırılmalı, İran topraklarından sızarak Türkiye’ye gelebilecek teröristlere karşı ilave önlemler alınmalıdır.
ZORLU HAVA KOŞULLARININ BAŞLAMASINI ‘FIRSAT’BİLDİLER
Öncelikle sahada hava koşulları gerçeğine dikkat çekmek istiyorum ve diyorum ki: “Bu bölgede özellikle de hava koşulları ağırlaştığında PKK’nın eylem yapma potansiyeli artmaktadır. SİHA ve İHA’ların görüşünün azalmaya, kabiliyetleri sıfırlanmaya başladığı anları iyi bilir ve bunu fırsata dönüştürmeye çalışırlar. Çünkü buna ihtiyaçları var. Zira eylem yapamayan bir örgüt kendi içinde sorgulanacaktır. Küresel güçlerin maşası olan hain PKK’nın ‘devlet kurdum’ dediği, kurtarılmış bölge ilan ettiği bölgelerde Mehmetçik var. Kendini güçlü hissettiği bir bölgede kaybetmeye başlayan örgüt, böylesi taktiksel eylemler üzerinden, psikolojik etki üretme peşindedir. Havanın kötüleşmeye başlamasını ‘fırsat’ bilip PKK’da eylemini ortaya koymuştur. Bu, bir.”
OLASILIKLI BİR DENKLEM
“Ikincisi de ‘PKK’yı desteklemiyorum’ deseler bile küresel güçlerin PKK’ya olan asimetrik desteği aşikâr. Desteklemeselerdi zaten PKK bugünlere kadar gelemezdi. Dolaylı da olsa saldırının altında bu destek var. Gelelim soruna: ‘Türkiye’nin Gazze tavrından dolayı PKK kendine vazife çıkarıp, böyle bir saldırı yapmış olabilir mi?’ Evet, mümkün. Hatta soruyu genişletelim. ‘Birileri PKK’ya bu konuda talimat vermiş midir?’ Pekâlâ olabilir. Ve hatta ‘Gazze meselesi sebebiyle ABD ve İsrail ile olan ilişkilerimizin gerginleştiğini gören başka devlet ya da devletler, gün sonunda bizim ABD ve İsrail’i ‘potansiyel suçlu’ ilan edeceğimizi öngörüsü ile PKK terör örgütüne böyle bir eylem yaptırmış olabilir mi?’ Aklıma gelmiyor değil. Diğer yandan ‘Kerkük seçimleri ve yeni neslin aldığı sonuçlarla bağlantılı olabilir mi?’ E, o da olabilir. Kesin konuşamamakla birlikte geçmişte benzer olayları gördük.”
PKK’NIN JEOPOLİTİK BAĞI ACİLEN KOPARILMALI
Peki bunca olasılık içinde Türkiye’nin terör örgütü ile mücadelesinde bundan sonra takınacağı tavır ne olmalı? “Bir kere Türkiye’nin terörle mücadele konusunda masa da ve sahadaki başarısı muazzam. Ancak bu başarı, PKK terör örgütünün bir şekilde büyümeye devam ettiği gerçeğini örtmemeli. PKK, bölgede jeopolitik oyunun bir parçasına dönüşmüştür ve Türkiye, bu bağı koparmak zorundadır. Irak merkezi hükümeti, Irak Bölgesel yönetimi ile ilişkiler, ABD ve İran’a baskılar... Tüm bunlar yetmezse? O zaman iş başa düşecek, ki bu da çok daha büyük bir harekatın konusu. ‘Etkili oldukları alanlarda son terörist kalıncaya kadar...’ Peki, son terörist nerede? Irak- Suriye- Suudi Arabistan sınırında. Buralara kadar gittiler. Bizim, buralara kadar gidebilecek bir irade ve etkiye; bazı düğüm noktalarına değecek, jeopolitik alanlara etki edecek bir güce ve bunun için de plana ihtiyacımız var. Ayrıca terörün özellikle de Suriye’de, Kürt etnik kimliğini istismar ettiği alanlar var. Barış Pınarı Harekâtında, ABD ve Rusya tarafından bazı sözler verilmiş ama tutulmamıştı…
Vatan savunmasında şehit düşen canlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Türk milletine baş sağlığı diliyoruz.Yaralı 4 kahramanımıza acil şifalar diliyoruz…