Bir seçim telaşıdır başladı Kayseri siyasetinde.
Oturtuldukları koltuğa zamk döktüren ve kalkmaya niyetli olmayan kadrolular, “Herkesle görüştük, aynı kadronun devam etmesini istiyorlar” demeye başladı bile.
Belediye Başkanlığı için yapılan nabız yoklamalarında, ‘Memduh Abiyi saraya danışman yapalım, yerine de Mustafa Yalçın, Mustafa Palancıoğlu ya da Ahmet Çolakbayraktar’dan biri gelsin” hesapları yapılıyor.
İsimleri tek tek konuşmak yerine, naçizane görüşlerimi toptan dile getireyim istedim;
. . .
Bu kent size bir beden büyük geliyor.
Bu kente yakışmıyorsunuz.
Makarrı Ulema Şehriydi Kayseri.
Devlet adamları, alimler, siyaset insanları yetiştirirdi eskilerde.
Ankara’ya gönderdiklerimiz, siyasete hediye ettiklerimizin özgün ağırlıkları vardı.
Dedikleri dinlenen, Kayseri’de konuştuklarında bile tüm Türkiye’de yankılanan insanlar.
Abdullah Gül’ü bile arattınız, aynı ocakta pişmenize rağmen.
Silik, renksiz, ağzını açtığında saçmalıktan başka bir şey çıkmayan, iftirayı, yalanı, kin ve nefreti yaymanın ötesine geçmeyen insanlar haline geldiniz.
Kiminiz çıktı, milletin en zor zamanlarında, “Ekonomik sıkıntı yok, her kapıda iki araba var” dedi.
Kiminiz çıktı, “Herkes kayak yapsın istiyorsanız, Çay Bağlarında oturanlar Erciyes’e giderken yanlarına birer adam alsın” diyecek kadar adileşti.
Kiminiz çıktı, "Şu anda döviz kurlarının yeni sisteme adaptasyonuyla ilgili bir dalgalanma söz konusu. Umuyoruz, diliyoruz, en yakın bir gelecekte bu istikrarı sağlayacak ve su yolunda mecrasını bulacak, inşallah, hedefine ulaşacaktır." dedi.
Kiminiz çıktı, milletin açlığını haykırmasını, “Herkesin derdi olabilir, bu dertleri farklı şekilde dile getirebilir ama bunu sokaklara dökülerek sokak ağzıyla ifade etmek şeklinde değil, insanları nümayişe, insanları hukuki olmayan, gayri-hukuki yöntemlere teşvik etmek, o söylemlerle ifade etmek bir siyasetçiye yakışan üslup ve tarz değildir. " dedi.
Kiminiz çıktı, sanki üzerine vazifeymiş gibi, “"Osman Öcalan Türkiye'ye gömülebilir" dedi.
Kiminiz çıktı, ‘Asgari ücret kaç lira olmalı?’ sorusuna, “Allah yardımcıları olsun” diyerek fikirsizliğini canlı yayında sergiledi.
Kiminiz çıktı, milletin yoklukla sınavını “Ufak tefek sıkıntılar” ambalajına sarıverdi.
Kiminiz de hep perde gerisindeydi ama, bu milletin elektriğini, GES’lerini, Hidroelektrik Santrallerini bir avuç yandaşa dağıtmakta beis görmedi. Hainlerin yaktıkları elektriğin bedelini bizim sırtımıza yükledi.
Son seçimlerde, “Bu adam çalışkan, kentin Atom Karıncası, bu kentin geriye gidişini bu adam durdurur, bu kentin geleceğine ufuk olur” diye sunduğunuz kişinin ufku da, “Bu kenti Millet Bahçeleri ile donatacağız”ın ötesine geçemedi.
Sadece o kadarla kalsa iyi.
Siyasetteki kalitesizliği, niteliksizliği bürokrasiye de taşıdınız.
Uşaklık kültürü ile donanmış insanlara teslim ettiniz kurumları, kuruluşları.
Onlar da her sabah işe başlamadan sizi arayıp, “Bir emriniz var mı efendim” tekmili vermekten başka iş yapmıyor.
Efendiler millet aç aç.
Başka belediyeler, halka hiç değilse ucuz ekmek ulaştırmak, çocuğuna günde bir litre süt verebilmek için çırpınırken siz, görünür yerlerdeki Kent Ekmek büfelerini kimsenin görmeyeceği noktalara taşımakla yetindiniz.
O kadar ki, Kayseri’nin manavlarının yüzde 90’ı satışa sunduğu ürünlerin üzerine fiyat etiketi koymuyor, ama 4x4’ler ile dolaşan belediye zabıtası bu durumu seyrediyor, müdahale etmiyor.
Gidin Büyükşehir’e, gidin Melikgazi’ye, gidin Kocasinan’a.
Yönetenlerin, partililerin girdikleri kapı size kapalı.
Avam kapısını kullanacaksınız iş takibi için belediyeye girecekseniz.
Dedim ya efendiler;
Bu kentin öncüsü olmayı hak etmiyorsunuz.
Bu kenti geleceksiz, bu kent halkını ufuksuz ve umutsuz hale getirdiniz.
Bu iktidar sürecinde altınızda hep koltuk vardı.
Hatta bazılarınız, 1990’lı yıllardan bu yana seçilmiş etiketi taşıyorsunuz.
Yaptığınız, hayırseverlere açtırdığınız cami, okul ve sağlık ocağının bir tık ötesine geçmediniz, geçemediniz.
Daha 2,5 yıl önce göreve gelen bazı kentlerin belediye başkanları, o kadar büyük hizmetlere el attılar ki, onları eli-kolu bağlı hale getirecek düzenlemelere yöneldiniz, sizden olmayan belediye başkanlarının yetkilerini ellerinden bile aldınız, ama adamlar buna rağmen mucizeler yaratıyor be.
Siz ise toruncuk ve tosuncukların geleceği için sergiliyorsunuz bütün enerjinizi.
Yaş günlerinde bebelerinize ballı villa arsası tapusu hediye ediyorsunuz.
Biz umurunuzda, millet umurunuzda değil.
Efendiler;
Siz farkında değilsiniz ama Kayseri, sıradan bir kent değildir.
Kurtuluş Savaşı yıllarında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin taşınacağı il olarak kayıtlıdır, siyaset tarihinde.
Cumhuriyetin daha yeni filizlendiği dönemde uçak yapmış ve uçurmuş bir kenttir Kayseri.
Sümerbank Dokuma Fabrikası sayesinde tekstil, hava İkmal, Anatamir gibi kurumlar sayesinde metal sektörü ayağa kalkmıştır bu kentten.
Cumhuriyetin ilk yıllarında açılan Çıraklık Okuluna yazılanlar daha sonra bu kentin üniversitesine rektör, bu kentin sanayisine işadamı, yatırımcı olarak adlarını yazdırmışlardır.
Türkiye Kalkınma Gemisinin kaptanları bu kentten yetişmiştir.
Ama siz geldiniz, bu kentin geleceğini yok ettiniz.
Yakışmıyorsunuz, sırıtıyorsunuz koltuklarınızda.
Bakmayın çevrenizi saran bir avuç yalakanın sizi alkışlamasına.
Çok yakında, o koltuklardan kalktığınızda, selam verecek adam bulamayacaksınız.
(Not; Görevini layıkıyla yapmaya çalışan il genelindeki 1-2 belediye başkanı ile üç-beş parti yöneticisini tenzih ederim)