31 Mart Seçimlerinden hemen sonra Reisi Cumhur’un ortaya attığı ve CHP' Genel Başkanının üzerine atladığı Yumuşama Komedisini seyrediyoruz, ülkece, milletçe.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın CHP Ziyareti sırasında dile getirdiği, “Sizin ekonomistiniz, İngiltere’den ithal bizim ekonomistle oturup konuşsunlar ve yanlış bulduklarını dile getirsinler” önerisi üzerine, CHP’nin gölge ekonomi bakanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şişek ile 4 saat süren bir görüşme yaptı.

Böyle bir görüşme, iktidar partisinin ikinci sıraya düştüğü bir dönemde değil de, mesela 10-12 yıl önce yapılsaydı anlamlı olur, bir çok olumsuzluğun önüne geçilebilirdi.

Ancak, Vatikan ve Filistin’i de sayarsak, Dünyadaki 208 ülkede uygulanan ekonomik sistemin aksini dayatıp, ‘Ben ekonomistim’ efelenmesi ile ve hiçbir ekonomi teorisinde olmayan, “Faiz neden, sonuçtur” saçmalığıyla 10 yılda ülkenin tüm kaynaklarını kurutan, devletin kasasındaki döviz rezervlerini arka kapıdan yandaşa, yalakaya pay eden, ülkenin kaynakları ile türedi zenginler yaratan, üstüne üstlük Kur Korumalı Mevduat Hesabı ile Merkez Bankasını bile iflas ettiren bir siyasal yapı ile Sayın Karatepe’nin ne görüştüğünü doğrusu merak ediyorum.

Para, tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi, bir ülkenin gücünü, itibarını bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı milletin itibarıdır.” diye diye paramızı pul eden anlayışa hangi yanlıştan dönmesini tavsiye etti Sayın Karatepe.

“Kayıtlar gün gün, saat saat, rakam rakam ortada.

Kur Korumalı Mevduat saçmalığı için bizden çalınanları mutlu bir azınlığın cebine boca edenlerden başlanmalı” mı dedi?

Merkez Bankası’nın ve Hazinenin kasasından 1 trilyon liradan fazlası gitti bu saçmalığa.

Çağırtacaksın ‘gözleri gülen’ bakan eskisini ve yazacaksın kişi borcu olarak 1 trilyon lira.

Onunla da yetirmeyecek, “Bile bile bir zümrenin kaynaklarını çalıp, bir avuç mutlu azınlığa peşkeş çekmekten açacaksın hakkında davayı..

Sonra da biraz daha geriye gidecek, 128 milyar dolarımızın arka kapı satışları ile nasıl iç edildiğini soracaksın Damat Efendiye.

Rakamların tamamı devletin kayıtlarında.

10 Liraya döviz alıp ertesi sabah 20 liraya satanlardan faizi ve gecikme cezası ile talep edeceksin götürdükleri paraları.

Daha sonra köprüleri, havaalanlarını, hastaneleri, kamu binalarını yapan isimlerin ihale dosyalarını tek tek açacak ve yeniden hesaplayıp maliyetleri, aradaki farkı faizi ve gecikme bedeli ile geri isteyecek, ardından yılda 10 bin kişinin bile seyahat etmediği havaalanlarına milyonluk garanti ödemesi belgelerini imzalayan bürokratlara gelecek sıra.

Sonra da ‘Bu milletin . . . . . Koyacağız” diyerek, verdiği sözü yerine getirmek adına büyük emek! ve çaba! sarfeden adam ve ekip arkadaşlarına gelmeli sıra.

İngiltere’de aldıkları sokaktan başlayarak geri çağıracaksın çaldıklarını kuruşu kuruşuna.

Açacaksın Diyanet Vakfı’nın, Kızılay’ın, Din maskeli vakıf, dernek, şirket ve holdinglerin son 10 yıldaki icraat dosyalarını.

Kızılay üzerinden vergi kaçıranları, Diyanetin ABD Başta olmak üzere başka ülkelerdeki mülklerinin, Diyanet İşleri Başkanının İngiltere’deki konutunun hesabını soracaksın.

Burada yazamayacağım yüzlerce sayfa usulsüzlük.

Karatepe bunları istedi ise Sayın Bakandan mesele değil.

Ama, garsonun bahşişine bile göz diken bir adamdan ekonomiyi kurtarmayı, düze çıkarmayı ummak, bana göre beyhude bir çabadan ibarettir.

İstikşafi görüşmelerle alınacak sonuç, hırsızı aklamanın ötesine geçmez.

Oysa ülkece milletçe sefalet içindeyiz.

Cumhuriyet Döneminin tüm kazanımlarının yeni sahipleri yabancılar.

Bırakın Kamu Tesislerini, yerli ve milli tüm fabrikalarımız, tesislerimiz yabancıya satıldı.

Bankalarımız, limanlarımız, kıyılarımızın tamamı yabancıların elinde.

Cumhuriyet öncesi askeri ile ülkemize el koyan yabancılar bu sefer Dolarla işgal ettiler güzel ülkemi.

Oysa, "Abartmıyorum, altın zümrüt içinde yaşayan bir millet olmalıydık.

Tamamı cennet, tohumu taşa atsan, taş filizlenir.

Yirmiden fazla maden var.

İncil’deki 7 kilisenin 7’si de burada.

Nuh’un gemisinin indiği topraklar.

Mezopotamya’nın yanı, Göbeklitepe! Hitit, Bizans, Selçuklu tarihi fışkırıyor.

Yetmezse 3 tarafı deniz ve turizm!

Kar, yağmur, güneş nem hepsi var.

Cahil ve fakir kalmak imkansızken halkın yarısı açlık sınırında.."

Sebep?

İki sebebi olmalı:

1) Cehalet

2) İhanet”

Sizce hangisi?