Daha İlkokul sıralarında, her sınıfta Kızılay Kolu bulunurdu.
Yılda bir kez elimize tutuşturulan Kızılay amblemli zarflara, bir lira daha fazla koydurmak için, ailede sergilediğimiz çabayı.
Aklımız erdiğinde yaşanan felaketlerin sabahında bu güzide kurumun, afetzedenin başucunda bitiverişinin haberleri ile büyüdük.
Biraz daha büyüdüğümüzde, Kızılay’ın geçmişi, kuruluşu ile ilgili bilgileri merak ettik, okuduk inceledik.
Hilal’i Ahmer, Osmanlı Döneminin de en saygı kurumlarının başına gelirmiş. Yani şimdiki Kızılay.
Kurtuluş Savaşında, Sakarya Savaşı’nda üzerine düşenden fazlasını yapmış.
1999 Depreminin sabahında her kentin kıyısında önce sıcak çorba kazanlarının başında gördük Kızılay’ı, sonra Deprem Bölgesi’nin her yanında kurduğu çadırlarda.
Ve 2023 Şubat’ı.
İçinde para geçen her kurumu nasıl yağmaladı ise bir maskeli çete, Kızılay’ı da holdinge çevirmiş meğer.
Depremin üçüncü gününde, bu milletten topladıkları ile her yere çadır için başvuran AFAD’a, çocukluğumuzun gözdesi Kızılay parasıyla çadır satıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu deprem bölgesinden adeta yalvarıyordu o sırada, “Elinde çadır bulunan kurumlara sesleniyorum, lütfen bizimle irtibata geçin, parasını verip alacağız” diye.
Demek ki utandınız CHP’ye çadır satmaya.
Aslında utanmazdınız da, Reis’ten zılgıt yeriz diye sessiz kaldınız.
Hem de, deprem bölgesinde, insanların yarısı karın, yağmurun altında sığınacak bir saçak altı ararken, hem de her enkazdan, ‘Ne olur kurtarın’ feryatları yükselirken.
Yetmiyor, bölgedeki hasta ve yaralılar için seferber olan Türk Eczacılar Birliği, topladığı ilaçları bölge halkına ulaştıracak, ama elinde çadır yok. Bu güzide insanlara, bu güzide kuruma da 5 çadırı, hem de fahiş fiyata satıyor Kızılay.
Bölgeye Şeker gönderecek Kızılay Kayseri Şubesi.
Kayseri Şeker Fabrikasına başvuruyor, bu kurum Kızılay'a, market raflarındaki satış fiyatının üzerinde bir fiyata Şeker satıyor iyi mi?
Hem de sattığı şekerin parası hesaba geçmeden de şekeri yola çıkarmıyor.
‘Allah belanızı versin’den daha hafif bir fikir beyan etmemi kimse beklemesin lütfen.
Ulan müptezeller, ulan ahlaksızlar (Bu sözler onaylı, Sayın Cumhurbaşkanı da kullandığı için) çocuklar soğuktan ölüyordu o üç günde deprem bölgesinde, siz çadır ticareti yaparken.
Sen de diyeceksin ki, kime söylüyorsun.
Aile Şirketine dönüştürmediler mi, İstanbul Şubesini.
Paralel Kızılay kurmadılar mı, İstanbul’da.
Kayseri Şubesini teslim ettikleri Cafer’in cemazul-evvelini, 10 gün içinde çıkacak ‘Karanlık İstila’ kitabımda yazdım zaten.
Cafer’den önce yönetimdeki bir parti avukatının cep telefonu hikâyesini zaten biliyorsunuz.
Yazıklar olsun.
Artık hep birlikte haykırmak zorundayız.
Kızılay’ımızı geri istiyoruz.
Ecdadımızın bize mirası Demokrasimizi geri istiyoruz.
Cumhuriyetimizi geri istiyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetlerimizi geri istiyoruz.
Üniversitelerimizi geri istiyoruz.
Okullarımızı geri istiyoruz.
Kurumlarımızı geri istiyoruz.
Bankalarımızı, limanlarımızı, tesislerimizi, hastanelerimizi, şirkete dönüştürdüğünüz belediyelerimizi, iktidar partisinin şubesi haline getirdiğiniz Atatürk’ün kurduğu Diyaneti, el atıp çalışamaz duruma getirdiğiniz ne varsa geri istiyoruz.
Bu güzel ülke, bu mazlum millet, 3-5 hergelenin kafasına göre at oynatacağı ego tatmin merkezi değildir, olmamalı.