Öncelikle yazı başlığıyla, yine kime zulüm edilmiş diyeceksiniz farkındayım, ama toplumun neredeyse hiçe saymış olduğu varlığının kabulü olsa da değersizleştirildiği, kıymetinin her geçen günü azaltılarak gittikçe yok sayıldığı, bütün öncü görevlerin verilip sonra tamam senin işin bu kadar deyip geri plana atıldığı, espri mahiyetlerinin her geçen gün gaddarlaşmaya doğru yönlendirildiği, her kesimde bulunup sistemli olarak ikinci hatta üçüncü plana atıldığı, yokluğu yara varlığı bela bir canlıdan bahsetmek istiyorum: erkekler.

Şimdi birileri çıkıp daha yazı metinlerimin incelenmeden anlaşılmadan taşlamaya çalışacağına eminim, demek ki doğru yoldayım.

Maskülen erkek yapısının, gerek sosyalite adı altında canlandırılması, aslında en çok da kadınları yaradığının, keşke farkına varsalar, ama nafile.

Düşünsenize, evinde tamir yapamayan, ekonomik olarak yetersiz, beceriksiz, tırnakları bakımlı, yolda kıvırta kıvırta rengarenk gezen, elinden hiçbir iş gelmeyen ailesini topraklarını koruma alt yapısı olmayan erkeklerle doldurdunuz.

Nasıl mı? Yıllarca "erkek naif olur" dediniz; naiflik, konuşma veya bedensel zayıflıkla olmaz, naiflik fikriyat meselesidir.

Erkek dediğin, anlayışlı olur dediğiniz için, karısını kızını kıskanmayan erkekler yarattınız; anlayışla ahlakı karıştırdınız.

Hayat müşterek diye diye, evinizde köleleştirme eğilimine giderek, saygıyı kaybettiniz. Kim mi yaptı bunları?

Bunları, bu neslin anneleri ve adalet sistemi ortak çalışması yaptı.

Maalesef, bir çocuk ana eğitimini anneden alır, yani temeli üst yapıyı da baba inşa eder, ama sizler temelde benim yapıda dediniz; bir kadın olan anne oğul eğitimi verdi ve babaya, "Sen karışma, benim oğlum" diyerek oğlunu da babadan uzaklaştırdınız.

Etrafımız, güler yüz maskesi takarak gezen, mutsuz ve umutsuz erkeklerle babalarla doldu taştı.

Medeni cesareti olanlar, yalnızlığa koştular; olmayanlar da büküp boynunu verilen emir ve yasaklara uydular.

Sindirilmiş, ezilmiş, ezdirilmiş erkekler ve şimdi de geliyoruz sonuca; gözünüz aydın.

 Bakın, sizlerin eseri ne oldu?

Yüzde iki binin üzerinde artan kadın cinayetleri; hiçbirini hiçbir şekilde tasvip etmiyor, şiddetle kınıyorum.

Fakat kimse neden bu kadar arttı, erkek hep aynı erkekti demiyor.

Yapma diyor erkek, kadın ısrarla yapacağım diyor, misal (oranı buranı açıp resim çekme reklam olma diyor, sen bana özelsin, özel kal istiyor aslında), ama maalesef sözü geçmiyor, geçirilmiyor.

Ekonomik krizler sebebiyle geçinmekte zorlanan erkeklere anlayışsız, düşüncesiz vurdum duymaz tavırlarla "Ben istiyorum, alınacak; ben istiyorum, gidilecek" denmesi ve erkekleri buhrana sokulması; evlatlarına bir türlü söz geçirilemiyor olması, çünkü hiçbir şekilde babaya saygı kazandırmayan anneler; psikolojik olarak sürekli savaşta olan erkeklerin sığınma noktası olan yuvalarında huzur verilmemesi, sürekli basitleştirilerek değersizleştirilmesi.

Maalesef, yıkılan yuvalar, gözü yaşlı çocuklar ve hatta hatta cinayetler.

 

Peki neden bütün suçu erkekler üstleniyor?

Neden bir kadın, ne yapıp ne yapmadığını düşünmüyor?

Gerçi hiçbir kadın suçlu değildir değil mi?

Yaptı, yaptı; ama neden yaptı?

Konuşmaya gelince eşitiz (bence de eşitiz), ama uygulamaya geldiğinde kadının beyanı esas; neden erkek aklı bal değil ki, onun sözleri önemsiz.

 Konuşmaya gelince eşitiz (bence de eşitiz), ama Allah sanı yetir, kocayı san getir modundasınız; sürekli.

Konuşmaya gelince bizim yuvamız, ama uygulamaya geldiğinde al çantanı defol git.

Konuşmaya gelince bizim yavrularımız, ama çocuklar benim; sen sadece para gönder.

Konuşmaya gelince hepimiz insanız, ama Allah seni bize hizmet etsin diye yaratmış tavırlarınız.

Konuşmaya gelince kocacım, kocacık; ama senin kazandıklarının ve aileden kalanların hepsinin yarısı benim.

Konuşmaya gelince sen ne dersen o, ama istediğimi giyerim, istediğim yere giderim gibi gibi.

Neticede, bu zulüm o kadar büyük bir zulüm ki; hiçbir savaşın, hiçbir doğal afetin, hiçbir virüsün vermediği kadar topluma ve insanlığa zarar vermiştir.

Lütfen, ama lütfen, artık tedbir alması gerekenlerden bir şeyler beklemiyorum.

Siz bayanlardan, annelerden rica ediyorum; bütün kasvetinizi, bütün zararlı yanlarınızı, bütün anlayışsızlığınızı erkeklerin üzerinden çekin; çekin ki herkes, aileniz, çocuklarınız, sizler ve toplum rahatlasın.

Hayatta satın alınamayacak şeyler vardır; saygı, sevgi, anlayış.

Bunları alabilmek için hak etmek gerekir.

Siz önce oturun ve düşünün; acaba ben hak ediyorum mu diye? (Yazı bitmeden diyebilirsiniz: Tabii ki, hak ediyorum; eminim.)

Ama demek ki bir noktanızda problem var, onu çözümleyiniz öncelikle; sonra yapabildiğiniz en iyi şeyi yapmaya devam edersiniz, değil mi?

Tabii ki, suçlamak.