Sosyal Hizmet Uzmanı Bahar Akgül, kumar bağımlılığın genellikle eğlence veya deneme amaçlı başladığını, ilk kazançların ise kişiyi bağımlılığa sürükleyebileceğini belirtti. Akgül, "İlk aşamada kişi, eğlence amaçlı, deneme amaçlı ya da merak amacıyla kumar oynama davranışı sergileyebilir. Biz buna sosyal kumar oynama davranışı deriz, tıpkı sosyal içicilik gibi alkol kullanımında olduğu gibidir" dedi.
Sosyal Hizmet Uzmanı Bahar Akgül, Kayseradar ve Radyoradar ortak canlı yayınında ‘Psikoloji Saati’ programına katılarak moderatör Merve Esersoy'un sorularını yanıtladı.
Sosyal Hizmet Uzmanı Bahar Akgül, kumar bağımlılığının ilk aşamaları ve ailelerin bu süreçte yaşadığı zorluklarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Uzman Akgül, "İlk aşamada kişi, eğlence amaçlı, deneme amaçlı ya da merak amacıyla kumar oynama davranışı sergileyebilir. Biz buna sosyal kumar oynama davranışı deriz, tıpkı sosyal içicilik gibi alkol kullanımında olduğu gibi. Örneğin, önemli bir maç vardır, herkes o maçta iddia oynuyordur. Kazanma ihtimali yüksek denir, oynanır. İlk başta bir kez olur, iki kez olur, bir daha oynanmaz veya peşine düşülmez. Eğer kazanıldıysa veya kaybedildiyse, durum böyle devam eder. Ancak kişi bir kez kazandığında aslında burada bir pekiştirme sistemi işler. Kumarın içindeki bu pekiştirme sistemini anlatmak gerekirse, Pavlov’un köpeği deneyi örnek verilebilir. Pavlov, zil çalıp et vererek köpeğin bir öğrenme sürecine girmesini sağlamıştır. Zil çaldığında köpek salyasını akıtarak ete tepki verir. Bu süreç devam ettikçe, köpek artık zille eti birbirine özdeşleştirir. Kumarda da benzer bir durum vardır. Kumar oynayan kişiler, genellikle ilk başta kazandıklarını ifade ederler. Kaybedenler bir daha oynamaz, “Bu benim için denemelik bir şeydi” der. Ancak kazançtan sonra kişi, kazandığı parayı daha fazla arttırmak amacıyla kumar oynamaya devam eder. Kişi, kumarı bir gelir kaynağı olarak görmeye başlar. Aylık geçimini bunun üzerinden sağlayıp sağlayamayacağını düşünür. Bu noktada, bağımlı olduğunu fark etmez ve kontrol edebildiğini düşünür. Bu süreçte, çevresine kumarın faydalarını anlatan ve başkalarını sisteme çeken teklifler sunar, şeklinde konuştu.
‘GİZLİLİK, AİLE ÜYELERİ ARASINDAKİ GÜVENİ ETKİLEYEBİLİR’
İlk aşamanın kazanma aşaması olduğunu ve bu aşamanın uzun sürmediğini söyleyen Akgül, "İlk aşama kazanma aşamasıdır ve bu aşama uzun sürmez. Aile grup terapileri de yapıyoruz. Kumar grup terapilerinde, bağımlıların ailelerini bir araya getirdiğimizde, başlarda birbirleriyle bilgi paylaşmaya çekindiklerini gözlemliyoruz. Neden? Çünkü dışarıdan kumar bağımlısı bir bireye bakıldığında, bu kişinin bağımlılığa düşeceğini düşünmek zor olabilir. Aileler, bu bağımlılığın nasıl başlarına geldiğini, bir anda bu duruma nasıl düştüklerini anlamakta zorlanıyorlar. Bu durum, ailelerin utanç duymalarına yol açabiliyor. Bu yüzden birçok aile, bağımlılığını gizlemeye çalışır. Kumar bağımlılığında gizlilik, bağımlılığı besleyen en büyük faktörlerden birisidir. Genellikle, bağımlılığı öğrenen kişi, ya karısı ya da kocasıdır. Bu durum, bazen anne ya da baba tarafından da saklanabilir. Gizlilik, aile üyeleri arasındaki güveni etkileyebilir. Ayrıca, aile, toplumda kötü bir duruma düşmemek için bu durumu çevrelerinden gizlemeye çalışır. Ancak, bu süreçte dikkat edilmesi gereken en önemli şey, hizmetlerin tamamen ücretsiz olduğu ve gizliliğin büyük bir öneme sahip olduğudur. Kamu kurumlarında çalışan bireyler için, ailelerinin bu durumu bilmediği durumlarda, tamamen gizlilik ilkesiyle hareket ediliyor. Başvuru sırasında sadece kimlik belgesi alınarak, ilerleyen süreçte takibin yapılabilmesi sağlanıyor. Herhangi bir bilgi paylaşımı söz konusu olmamakta ve sürecin dışa aktarılması söz konusu değildir. Hizmetler tamamen ücretsizdir" diye konuştu.
'YASAL OLAN HER ŞEY HAK DEĞİLDİR'
Yasal olan her şeyin hak olmadığını belirten Akgül, "Bağımlılıkla ilgili en çok gelen sorulardan birisi de şudur: “Eğer kumar yasaklanmışsa, neden hala yasal olarak izin veriliyor?” Bu soruya şu şekilde cevap verilebilir, yasal olan her şey hak değildir. Devletin yasal düzenlemeleri olabilir ancak bu, o davranışın zarar vermediği anlamına gelmez. Devlet, kumarı yasal hale getirebilir, ancak bu, bireylerin buna katılmak zorunda olduğu anlamına gelmez. Biz uzmanlar olarak, bu süreci kontrol edemeyiz ama tedaviye yönelik önerilerde bulunabiliriz. Kumar bağımlılığının tedavisinde, bağımlı bireylerin bu süreci kabul etmeleri ve iyileşmek istemeleri çok önemlidir. Bu nedenle, tedavi başvurusu için bir an önce başvurulması gerektiğini vurguluyoruz. Bağımlı kişiler, kendi duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını nasıl şekillendirebileceklerini öğrenmeli, süreçte nasıl destek alabileceklerine dair adımlar atmalıdırlar" ifadelerini kullandı.