Bu seçim, 14 ve 28 Mayıs seçiminde yapılan hataların tamir edildiği seçim olmalıydı… 31 Mart seçimleri muhalefetin tek bir yürekle Cumhur İttifakı’nın karşısına dikildiği seçim olmalıydı…
Tabii ki her parti, seçime kendi logosuyla kendi adayıyla girme hakkına sahip. Ama görüyorsunuz bu seçim o seçim değil…
Muhalefet farkında değil ama aslında bu seçim muhalefetin varlık yokluk seçimi…
Kayseri’de, bazı büyük şehirlerde olduğu gibi yeni dönemin kilitlerinden biri…
Cumhur İttifakı yine kazanacak 2028 seçimine giden yolda önüne çıkacak, toplumu motive edecek, harekete geçirecek son engeli de bertaraf edecek…
Mesele İYİ Partili Kazım Yücel’in, CHP’li Murat Molu’nun, Saadetli Mahmut Arıkan’ın ne de Yeniden Refah’lı Abdullah Özkıkrış’ın kazanıp kazanmaması meselesi değil…
Mesele muhalefet ayakta kalacak mı kalmayacak mı meselesi…
Kayseri’de sadece Memduh Büyükkılıç,
Mustafa Palancıoğlu, Ahmet Çalakbayraktar, Mustafa Yalçın sahaya çıkmadı.
Bir bakan 5 milletvekili bütün imkânlarıyla sahadalar.
Muhalefet sadece Büyükkılıç’a ve diğer başkan ve adaylarla karşı yarışmıyor.
İktidar sahiplerinin elinin altındaki Kamunun imkânlarına karşı yarışıyor…
Daha açık ifadeyle; Muhalefet resmen kamu gücüyle yarışıyor…
O zaman sormadan edemeyeceğim bu nasıl seçim?
Devletin bazı kurumları AK Partili adayları destekliyor!..
Bazı kurumlar taraf mı?
Şayet bazı kamu kurmaları tarafsa, anayasal gereği tarafsız olması gerekmez mi? Bu nasıl tarafsız anlayışıdır, demek lazım? Devletin bazı kurumları neden CHP’nin, İyi Parti’nin, Yeniden Refah’ın, Saadetin ve diğerlerinin adaylarını desteklemiyor da AK Parti’nin adaylarını destekliyor?
Devletin kurumunun seçim yarışında işi ne?
Devlet, devlet diyoruz ya, bizim anladığımız manada devlet yok mu artık?
Batı standartlarında devlet yok mu artık?
Demokratik bir rejimin devlet düzeni yok mu artık…?
Peki, ne var? AK Parti devleti mi var…
Üstelik Anayasal, üstelik yasal.
MHP Lideri Devlet Bahçeli sayesinde Devlet Başkanı partili oldu; bütün yapı alt üst edildi.
Eskiden vali ilde devletin temsilcisi olarak tanımlanıyordu.
Bu tanım Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirildi.
Vali ilde Cumhurbaşkanı’nın temsilcisi ve idari yürütme vasıtasıdır denildi…
Yani yasa gereği, mecburen aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı’nın da temsilcisi de oluyorlar.
Parti devletinin tohumu böyle atılıyor?
Devletin tüm imkânlarını kullanan bakanlar sadece Cumhurbaşkanı’na sorumlu.
Yasama organı ile bağları yok.
Muhalefet 31 Mart seçimi için kamu gücüyle yarışıyor demem bundan.
Bu konularda:298 Sayılı kanunun 62 maddesi açık ve nettir.
Kamuya ait hiçbir kurum ve kuruluş seçimlerde hiçbir siyasi partiye destek olamaz, gücünü de siyasi partiler kullanamaz…
Cumhur İttifakı’nın adayları kamu gücüyle seçimi kazandı diyelim. Sayın Erdoğan’ın deyişiyle Kayseri tekrar alındı!..
Sonra ne olacak, 2028 kadar geçen süreçte neler yaşanacak? Bu gidişe ses çıkaran tek bir güç kalmaz…
Hep birlikte görüyoruz, hep birlikte duyuyoruz; Muhalefetten çokları, Belediye başkanı çıkaramayacaklarını biliyorlar ama…
Muhalefet partiler hala yüzde kaç oy alırım hesabında…
Muhalefet partileri hala 31 Mart sonrasının dengeleriyle meşgul…
Muhalefet partileri hala bu seçimin önemini idrak edememiş halde…
Kayseri şehrinde yenilirlerse sadece İYİ Parti, CHP, Saadet yâda Yeniden Refah yenilmiş olmayacak.
Hepsi yenilecek.
Özür dilerim, devamını göndermeyi unutmuşum.
Esameleri okunmayacak…
Bunun farkında değiller…
Umarım seçmen farkındadır…
Benden yazması…