Atila yaptığı açıklama da “Bugün ekonomik ve sosyal krizin nasıl yönetilemeyeceğini en somut haliyle görüyor; halkın genciyle yaşlısıyla, emekçisiyle emeklisiyle her geçen gün nasıl yoksullaştığına tanık oluyoruz. Tanık olmakla kalmıyor; her birimiz kendi soframızdan bir dilim ekmeğin daha nasıl eksildiğini bizzat deneyimliyoruz. Bir kez daha görüyoruz ki: aynı gemide değiliz. Sermaye ve yüzü her daim sermayeye dönük iktidar ile bu ülkenin çileri, emekçileri, emeklileri, gençleri aynı gemide değil! Aksine! Bir tarafta sermayeyle kol kola iktidarlar; öteki tarafta işçiler, emekçiler, emekliler, yoksul dünya halkları!

“BUGÜN “İŞÇİLERİ ENFLASYONA EZDİRMEDİK” DİYENLER; İŞÇİLERİN MAAŞLARINA DAHA CEPLERİNE GİRMEDEN EL KOYUYOR”

Bugün “işçileri enflasyona ezdirmedik” diyenler; işçilerin maaşlarına daha ceplerine girmeden el koyuyor. Elektrikten suya, doğalgazdan ulaşıma en temel kamu hizmetlerine gelen zamlar işçileri, emekçileri, emeklileri sefalete sürüklemeye; açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmeye devam ediyor. Gıda enflasyonu halkı bir dilim ekmeğe muhtaç hale getirirken saraydan manda yoğurdu ve kestane balı tüketin tavsiyesi yapılıyor. Bu iktidar bu halkın aklıyla alay ediyor!

“SİZ SÖMÜRENLERSİNİZ, SİZ KAR HIRSIYLA GÖZLERİ DÖNENLERSİNİZ”

Ve bizler bir kez daha görüyoruz ki: aynı gemide değiliz. Biz krizin faturasını, biz sarayın faturasını alın terimizden karşılamaya çalışanla aynı gemide değiliz. Biz işçileriz; her gün yaşamı yeniden üretenleriz. Biz emekten, biz eşitlikten, biz adaletten bahsediyoruz. Siz ise bize; bu ülkenin emeklilerine, bu ülke için yıllarca emek vermiş, alın teri dökmüş emeklilere “çalışmıyorsanız ölün” diyenlersiniz. Siz sömürenlersiniz, siz kar hırsıyla gözleri dönenlersiniz; biz işçileriz, emekçileriz, emeklileriz, yoksul dünya halklarıyız!

“SİZ, KENDİ YARATTIĞINIZ KRİZDEN HALKIN SOFRASINDAN EKSİLTEREK ÇIKMAYA ÇALIŞANLARSINIZ”

Bugün, yıllarca sendikamızın emekli ücretlerinin düşürülmesine ve asgari ücretin gerisinde kalmasına karşı yükselttiği mücadele ve ısrarcı taleplerimiz sonucu 2018 yılında yılda iki kez verilmeye başlanan ve bu yıl da 1.100 TL olarak verilmeye devam edilecek olan emekli ikramiyelerinin bu ekonomik koşullarda bütün anlamını yitirdiği aşikâr. Bu ikramiyenin asgari ücretin altına düşmeyecek şekilde güncellenmesi gerekliliği aşikâr. Ne var ki siz emeklinin bayram ikramiyesinden, emeklinin buzdolabından, emeklinin pazar poşetinden eksilterek krizden çıkmaya çalışanlarsınız! Siz, kendi yarattığınız krizden halkın sofrasından eksilterek çıkmaya çalışanlarsınız.

“HER 1 MAYIS’TA OLDUĞU GİBİ BU 1 MAYIS’TA DA KORKUYORLAR”

Ama biz varız! Vardık, varız, var olacağız! Bu ülkenin işçileri, emekçileri, emeklileri 1 Mayıs’ı, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü bir arada, omuz omuza kutlayacak. Hep bir ağızdan bağıracak “İş, Ekmek, Özgürlük” diye. Bir kez daha hatırlatacak krizin faturasını halka ödetemeyeceğinizi. Bir kez daha hatırlatacak bu ülkeyi, bu dünyayı, yerküreyi inşa edenlerin; üretenlerin yöneteceği günlerin yakınlığını! Biliyoruz: Sağlığı Kamusallaştırın, Eğitimi Kamusallaştırın, Emeğimizin Karşılığını Verin diye haykırmamızdan korkuyorlar. Her 1 Mayıs’ta olduğu gibi bu 1 Mayıs’ta da korkuyorlar. Korksunlar: bizler nerede olursak olalım taleplerimizi haykırmaya, haklarımızı aramaya devam edeceğiz. Haklarımız için, emeklilikte insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmek için, torunlarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için 14 milyonu aşkın emeklinin sesi olmaya devam edeceğiz! Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Emekli-Sen! Yaşasın DİSK! “ifadelerine yer verdi.