BALIK HAFIZALI DEĞİLİZ

İsrail’in bugün işgal etmeye uğraştığı ‘Vadedilmiş’ toprakları biz, İsrail’e 49 yıllığına kiraya veriyorduk az kalsın bir zamanlar…
Geçmişimizi ve geçmişte yaşadıklarımızı çabuk unutuyoruz… Veya her gelen iktidar bu ülke insanına balık hafızalı muamelesi yapıyor… Balık hafızalı olduğumuzu zannediyor…

Meseleye hemen gireceğim…
Bazı şeyleri çabuk unutuyoruz… Veya iktidar bizlere balık hafızalı muamelesi yapıyor… Balık hafızalı olduğumuzu zannediyor…

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, 2 Ekim’de Meclis açılış konuşmasında İsrail’in Türkiye’ye saldırabileceğini söyledi. Ortadoğu’da sınırların yüzyıl sonra yeniden değiştirilmek istendiğini iddia etti…
Millete korku sardı mı? Millet “eyvah yarın İsrail başımıza füze yağdırır” diye endişeye kapıldı mı?
Hayır…
Çünkü herkes bunun iç politikaya yönelik bir hamle olduğuna inanıyor. AKP’liler dahil!…
Bu sebeple yankı bulmadı…
Kimse İsrail’in Türkiye’ye saldıracağına inanmıyor ama yine de her kafadan bir öneri çıkıyor…
Ama:
Çünkü Türkiye bir NATO ülkesi.
NATO’nun en önemli maddesi olarak kabul edilen 5. madde, “Tarafların, Avrupa veya Kuzey Amerika’da bir veya daha fazlasına karşı yapılacak silahlı bir saldırının hepsine karşı yapılmış sayılacağı konusunda mutabıktır” anlamını taşıyor.
Ayrıca: NATO’nun 5. maddesi nedir, anlamı ne?
İsveç tarafından NATO’ya katılım için belgeler gün içinde Washington’a ulaştırıldı. Böylece İsveç, İttifak’ın 32’nci üyesi olarak kayıtlara geçti. Bu gelişmenin ardından da NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “İsveç artık NATO’nun 5. maddesinin koruması altındadır” dedi.

Bu nedenledir ki NATO şemsiyesi altında korunan ülkemiz, saldıracak bir ülke karşısında NATO’ya bağlı ülkeleri göreceğinden buna asla cesaret edemeyecektir. Ederse de boyunun ölçüsünü alacaktır…
Çünkü: Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz güçlüdür, her türlü zorluğun altından kalkmaya muktedirdir…

Kimi “Malatya’daki Kürecik radar üssünü kapat, İsrail çaresiz kalsın” dedi…
Kimi “Rusya’dan S-400 hava savunma füzelerini boşuna mı aldık” diye sordu…
Kimi “Tel Aviv’den kalkan uçaklar Adana’yı, Gaziantep’i, Malatya’yı, Ankara’yı vuracak; bizim elimiz armut mu toplayacak?” dedi.
Kimi “İsrail’in eti ne, budu ne?” diye sordu…

Peki, Erdoğan bu iddiasını neye dayandırdı? Hangi bilgiye?
Söylediği aynen şu:
“Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir.”

Arz-ı Mev’ud diye adlandırdıkları bölgenin sınırları tam belli değil. Filistin, Lübnan, Suriye ve peygamberler kenti Urfa’yı kapsadığı iddia ediliyor…
İsrailoğulları bu bölgenin kendilerine verildiğine inanıyor. Temel dayanakları Tevrat… Erdoğan da işte bu sebeple dini fanatizm içinde olan Netanyahu’nun nihai hedefinin Türkiye olduğunu söylüyor…

Bu da olmuştu, hatırlayın: Suriye sınırında 550 kilometre uzunluğunda, 350 metre genişliğindeki araziyi mayınları temizleme karşılığında 49 yıllığına İsrail’e kiralamak için çabaladılar.
Yasal düzenleme yaptılar…
İsrail, Suriye sınırındaki 650 bin anti-personel mayınını beş yıl içinde temizleyecek; karşılığında 44 yıl tarım arazisi olarak kullanacaktı.
Yani İsrail, aramızda sınır olmayan sınır komşumuz olacaktı…
Tam 49 yıl…
Hatırlayın… Bu projeye karşı çıkanlara bugünkü iktidar “Yahudi düşmanısınız, ırkçılık yapmayın” diye sert çıkışmıştı.
CHP ve MHP’li vekillerin karşı çıkması, bölge halkının direnmesi ve Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddeleri iptal etmesiyle proje askıda kaldı.

Şimdi diyoruz ki: Vadedilmiş topraklara gözünü diken fanatik dinci İsrail yönetimi bir çılgınlık yapıp Güneydoğu’ya kadar gelmeye kalkabilir…
Bugün savaş nedeni diyoruz, doğru ama 15 yıl önce o toprakları hediye ediyorduk…
Unuttuk mu?
AKP yönetimi unuttu mu?

Mayın tartışmalarının yapıldığı günlerde Urfa’ya gidip inceleme yapan İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy şöyle demişti: “Her Yahudi için atalarımızın ve dedelerimizin geldiği topraklara gelmek çok önemli.”
İsrail için bereketli toprakları alıp tarım yapmak çok önemliydi ama gerçek amaçları vadedilmiş topraklara yerleşmekti!
Büyükelçi bunu açık açık söyledi…

2010 yılında sorduğum soruyu yineliyorum:
Ya Hatay’dan başlayan Gaziantep, Urfa, Mardin, Şırnak sınır bölgelerini İsrail firmasına verseydik ne olurdu?
Hem de 2059 yılına kadar…

TBMM’de önceki gün İsrail tehdidine karşı gizli oturum oldu… 550 kilometrelik alanın bu iktidar tarafından İsrail’e verilmek istenmesi gündeme geldi mi?
Konuşuldu mu?
Bilemiyoruz. Çünkü kapalı oturumda konuşulanları 10 yıl boyunca konuşmak ve açıklamak yasak…
Benden yazması…