AZAR AZAR..

Farkında mısınız?

Azar azar çalıyorlar geleceğimizi.

Hissettirmeden.

Ücretliler, memurlar, emekliler olarak bizi bile bölüp parçaladılar.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası der ki;

“Ülkedeki ekonomik koşullar göz önüne alınarak, işçi, işveren ve bakanlık yetkilileri oturup ülkede uygulanacak asgari ücret rakamını belirler. Memur ve emeklilerin alacakları ücretler ise 6 ayda bir TÜFE baz alınarak artırılır. Enflasyon verilerine göre, ücretlere bir miktar Refah Payı da eklenir.”

8 yıl öncesine kadar kanuna uygun gidiyordu her şey.

Ama kanun da neymiş diyen anlayış inisiyatifi eline aldı, yazı tura emeklilerinin maaşlarına hatırı sayılır zamlar yaparken, 25-30-35 yıl alın teri dökerek prim ödeyen emeklilerin maaşlarını yontup biçmeye başladı.

Örnek mi, ben.

4 yıl öncesine kadar asgari ücretin neredeyse 1,5 katı emekli maaşı alan ben ve benim gibilerin maaşları, bahsettiğim yazı-tura emeklileri ile aynı düzeye geldi.

Asgari ücret, oy kaygısı ile yılda iki kez belirlenmeye başladı.

Şimdi ben ve benim gibiler asgari ücretin maaş alır hale getirildik.

Yazı tura emeklileri ise ‘Allah Reisten razı olsun’ diyerek patlattılar sandıkları. Sanıyorlardı ki 3500’den önce 5500’e sonra 7500’e çıkarılan maaşları 6 ayda bir 2 bin 2 bin artacak.

Öyle olmadı.

Şimdi maşlarına zam geliyor ama 10 bin liranın üzerine çıkmıyor, çıkmıyorlar bir türlü.

Zira seçim bitti, yazı turacılarda kıyılanlar listesine dahil edildi.

Memura TÜİK Enflasyonu üzerinde Refah Payı, çalışana beklentinin az üzerinde asgari ücret.

Emekliye ise, TÜİK Enflasyonuna göre 24.75 maaş artışı.

Yasalarla belirlenmiş ücret artış sistemi allak bullak.

Nasıl ki, Sünni-Alevi, Müslüman-deist, ateist, köylü-kentli, 8 maaşlı- asgari ücretli, türbanlı-türbansız, sözleşmeli-kadrolu, taşeron işçisi-mevsimlik işçi diye bizi gruplara ayırdılar ise, şimdi de ücret kategorisinde böldüler, parçaladılar.

Ülkedeki enflasyon ölçümünde bile ortak noktada değiliz artık.

Maaşlarımızı TÜİK belirliyor, harcamalarımızı ise ENAG..

Oysa, Demokratik, Sosyal Hukuk Devletlerinde iktidar edenler, yasaların kendilerine yüklediği sorumluluk çemberinin dışına çıkamaz, ülkede ayrıcalıklı zümreler oluşmasına izin vermezler.

Sadece o kadar mı, çağdaş ve demokratik ülkelerde her alanda yapılan ölçümler aynı sonucu verir.

Yani TÜİK enflasyonu yüzde 67 gösterirken, ENAG yüzde 118 olarak gösterirse, ya TÜİK’i, ya ENAG’ı yönetenleri savcı çağırır ve ‘Ne oluyor efendi?” diye sorar.

Zira bu ülkede son yıllarda ücretler azar azar artırılırken, hayat dörtnala pahalı hale geliyor.

Düşünebiliyor musunuz, emeklisiniz, kira süreniz doldu ev aramaya çıktınız, aylık kira talepleri aldığınız maaşın neredeyse iki katı ve gözünüz gibi bakıp büyüttüğünüz, okuttuğunuz 2 çocuğunuz işsiz.

Ama sizi yönetenler ‘Cambaza bak’ oyunu ile sizi oyalamaya çalışıyor.

100 bin ailenin geliri, ülke gelirinin yarısından fazla ve siz hala sokakta ‘Çıkar cep telefonunu’ ucuzluğundasınız.

Ya da çoktan 10 lirayı bulmuş bir bardak çaya para vermemek için bulduğunuz taş duvara hindiler gibi dizilmiş, size ezberletilen ABD’nin, Almanya’nın yaşadığı ekonomik krizi konuşuyorsunuz.

Ne diyeyim emekli kardeşim;

Yaşadıklarını hak ediyorsun.

Çünkü cahil bırakıldın.

Sana yaşatılanları anlamaya çalışmak gibi bir zahmete kapılmak yerine, sana ezberletilen yalanların esiri oldun.

YAZARIN NOTU; Biliyorum çok sayıda soran olacak, ‘nedir bu yazı-tura emeklileri’ diye. Anlatayım efendim. Hayatında 1 tek gün bile sabah kalkıp işe gitmediği halde, adına bir römork buğday satılan ve o kaydı bularak Ziraat Odasına giderek hatırlı bir toplam aidat ödeyerek üye yapılan, sonra da o üyelik belgesi ile giderek, SGK’ya ödediği 25-30 bin lira parayla emekli aylığı bağlananlara diyorum yazı-tura emeklisi.