TÜİK; yüzde 85.51.
ENAG; yüzde 185.54.
İki kurumun belirlediği yıllık enflasyon rakamları arasındaki fark yüzde 99.8.
TÜİK denilen kurumun açılmışı, Türkiye İstatistik Kurumu. Yani Devlet Organı.
ENAG denilen kuruluş ise bilim adamları ve uzmanlardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu. Yani bağımsız bir kurum.
Zaman zaman gündeme gelir, konuşuruz.
Devlet Kurumlarına halkın güveni meselesi.
TÜİK’in baz aldığı ürünler ile ENAG’ın baz aldığı ürünler aynı.
Yüzde 5,10,20 değil, yüzde yüz fark var iki kurumun enflasyon rakamları arasında.
Çıkın sokağa, sorun bakalım TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına inanan var mı?
İktidarlar gelir geçer.
Önemli olan, ‘Devlet Kavramı’nda taşların yerinde oynamaması, oynatılmamasıdır.
Ama iktidar bilerek ve isteyerek, Devlet Kurumlarını, iktidarın kurumları haline getirmek için elinden geleni ardına koymamış, koymamakta ısrar ediyor.
Hatırlarsınız, bir asker bölüğü sabah yürüyüşü yapıyor, okudukları metin;
“Devler gelir, devler gider/ Tek dev kalır, Sedat Peker.”
O gün yazmıştım, videoyu paylaşarak.
Camiye, kışlaya, okula siyaseti sokmayın diye.
Ve Dün.
AKP İktidarının önümüzdeki seçimlerde kullanacağı seçim şarkısı, Polis Akademisi’nin Mezuniyet Töreninde büyük bir coşkuyla okunuyor.
Bu şarkı, tarafsız olması gereken polisin Devletin değil, iktidarın yanında yer tutacağının mesajıdır ve sakattır.
Sadece o kadarla kalsa iyi.
Sayın Cumhurbaşkanı bir çok konuşmasına ‘Benim Valim, Benim Kaymakamım” diye başlıyor.
Bir il Başkanı çıkıp, “Sayın Cumhurbaşkanı aynı zamanda partimizin genel başkanı. Biz de Sayın Cumhurbaşkanın illerdeki temsilcileri olarak elbette kamu kuruluşlarındaki çalışmaları takip edecek, yönetenleri zaman zaman çağırıp bilgi alacak, uyaracağız” demedi mi?
Sonuç..
İktidarlaştırılan Devlet Mekanizması.
Sonuç, cahilin iktidarı eleştirenlere, “Ben devletimi eleştirtmem, beğenmiyorsan çek git..” çıkışı.
Efendiler, kendinize gelin.
Bir ülkede enflasyon yüzde 200’e dayandı ise, başka sorunlar değil, halkın ekonomik anlamda nefes almasına odaklanır, odaklanmalı iktidar edenler.
Peki biz ne konuşuyoruz.
Aileyi koruyacak Anayasa değişikliği.
Aile mi bıraktınız da koruyacaksınız.
Bakın bir boşanma oranlarına.
Boşanma nedenlerinde yüzde yüzü bulan ekonomik sıkıntı faktörüne.
Peki ekonomide geldiğimiz tükenmişlik, neden kaynaklanıyor?
Bir cümleyle cevaplandırmamız gerekirse;
“Ülkenin kaderini tek adamın iki dudağı arasına teslim etmemiz..”
Daha da acı olanı, ülkede “Algı gerçeğin önüne geçti..”
Algı ne mi demek?
İktidarın 250 bin kişiye, yıllık enflasyonu taksitlere yansıtarak ev yaptırma vaadine gösterilen ilgi.
Ya da evden istenen 2 ekmeği alamayacak durumdaki emekli emminin, TOGG’u ballandıra ballandıra anlatması.
Sonuç.
Ülkenin boğazına kadar batmışlığını bir kenara koyup, gündemi değiştirmek adına her türlü çirkinliği sergileyen anlayışa teslim olmayın.
Önce ailenizin bütçesini gözden geçirip, 4 yıl öncesine oranla daha mı iyi, daha mı kötü mü olduğuna karar verin.
Sonra da günde 30 dakikanızı ülkede olup bitenleri izlemeye ayırın.
Aksi takdirde, Avrupa Birliği ile kıyaslanan Türkiye’nin, çeyrek asır sonra Meksika ile Brezilya ile kıyaslandığı noktaya nasıl geldiğimiz sorusunun cevabını bulamaz, göremezsiniz..